24 saat içinde ücretsiz avukat kontrolü

Küresel girişimcilik ekosisteminin hızla genişlediği bir dönemde, şirket kurucuları için “uluslararası ortaklık vizesi” kavramı her zamankinden daha önemli bir hale geldi. Yatırımcılarla iş birliği kurmak, yeni pazarlara açılmak, yabancı ortaklarla şirket büyütmek ve global ölçekte faaliyet göstermek isteyen girişimciler için bu vize türleri, sadece bir seyahat izni değil; aynı zamanda stratejik bir büyüme aracı olarak kabul ediliyor. Özellikle yeni nesil teknoloji start-up’larının ve inovasyon odaklı işletmelerin global işbirliği fırsatlarına ulaşması, doğru vize türünün seçilmesiyle doğrudan bağlantılı hale geldi.
Bu içerikte, kurucuların uluslararası bir ortakla iş kurmasına veya mevcut şirketlerini küresel ortama taşımalarına imkân veren vize türlerini, başvuru süreçlerini, avantajlarını ve kritik püf noktalarını kapsamlı bir yaklaşımla ele alacağız.

Kurucular için uluslararası ortaklık vizesi, bir girişimcinin yabancı bir ülkede mevcut bir şirketle ortaklık kurmasına, yatırım yapmasına veya yeni bir işletmeyi ortaklı yapıda kurmasına olanak tanıyan bir vize kategorisidir. Bu tür vizelerin amacı yabancı sermayeyi ülkeye çekmek, inovasyonu teşvik etmek, istihdamı artırmak ve yüksek potansiyele sahip girişimcilerin global ölçekli iş faaliyetlerini desteklemektir.
Çünkü girişimcilik dünyasında sınırlar neredeyse ortadan kalktı. Artık yatırımcılar farklı ülkelerden olabilir, ekipler uzaktan çalışabilir, şirketin müşterileri dünyanın dört bir yanına yayılabilir. Girişimciler için kritik sorular şunlardır:
“Yurt dışında bir ortakla şirket kurabilir miyim?”
“Global yatırımcıyı şirket ortağı yapmak için hangi vize gerekiyor?”
“Kurucu olarak başka bir ülkede işimi sürdürebilir miyim?”
Bu soruların tümü uluslararası ortaklık vizeleri ile doğrudan bağlantılıdır.
Kurucular için uluslararası ortaklık vizesi, yalnızca ülkeye giriş hakkı değil; aynı zamanda uzun vadeli iş fırsatları sunar. Örneğin bu vize türleri genellikle:
Ortak olunan şirkette yönetici pozisyonunda çalışma hakkı verir.
Yeni bir şirketin global ürün veya hizmet stratejisini geliştirmeye imkân tanır.
Uluslararası yatırım fonlarına erişimi kolaylaştırır.
Ekonomik faaliyetlere katkıda bulunma şartıyla uzun süreli oturum imkânı sağlar.
Bu yönleri sayesinde, hem bireysel girişimcilerin hem de büyümeye odaklı start-up’ların tercih ettiği bir çerçevedir.
Dünya genelinde pek çok ülke, şirket ortaklığı yoluyla oturum ve çalışma hakkı veren vize türleri geliştirmiş durumda. Ancak her ülkenin şartları, yatırım miktarı, minimum ortaklık oranı ve girişim kriterleri birbirinden önemli ölçüde farklıdır.
Yabancı ortaklık vizelerinin en çok talep edildiği ülkeler genellikle girişimcilik ekosisteminin güçlü olduğu pazarlardır. Bunların başında şunlar gelir:
Amerika Birleşik Devletleri (E-2, L-1, EB-5 gibi programlarla)
Birleşik Krallık (Innovator Founder ve ortaklık tabanlı girişim vizeleri)
Kanada (Start-up Visa Program ve ortaklık temelli girişim izinleri)
Hollanda (DAFT – ortaklık yatırımlarına izin veren sistem)
Almanya (Unternehmer Visum kapsamında ortaklık seçenekleri)
Birleşik Arap Emirlikleri (özellikle Dubai – yatırım ve ortaklık vizeleri)
Avustralya (Business Innovation vizesi kapsamında ortaklık modelleri)
Bu farklı seçenekler, girişimcinin iş alanına, yatırım kapasitesine ve hedef ülkeye göre değişen avantajlar sunar.
Bu soru girişimcilerin en merak ettiği konulardan biridir. Genellikle “kolay” olan bir ülke yoktur; ancak kriterler değişkendir. Örneğin:
ABD E-2 için belirli ülkelerle anlaşma gerekir.
İngiltere yüksek inovasyon beklentisi taşır.
Kanada ekip oluşturmaya önem verir.
Dubai ise nispeten hızlı onay süreçleriyle bilinir.
Dolayısıyla kolaylık, girişimcinin hedeflerine ve mevcut iş modeline göre değişir.
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, ortaklık vizesi başvurularında genellikle benzer gereklilikler bulunur.
Bir girişimcinin uluslararası ortaklık vizesine başvurabilmesi için tipik olarak şu kriterleri karşılaması beklenir:
Yabancı bir şirkete belirli oranda ortak olmak
Şirketin aktif ticari faaliyette bulunması
Girişimcinin yönetimsel veya stratejik role sahip olması
İş planının gerçekçi, ölçeklenebilir ve ülkede ekonomik değer yaratması
Yatırımın kaynağının yasal biçimde belgelenmesi
Finansal sürdürülebilirliği kanıtlayan evraklar
Bu gereklilikler, girişimcinin ülkeye katkısını değerlendirmek için temel ölçütlerdir.
Bu, kurucuların en çok merak ettiği konulardan biridir, ancak tek bir cevabı yoktur. Çünkü yatırım miktarı ülkeye göre değişir:
ABD E-2 için genelde orta düzey bir yatırım beklenir.
İngiltere inovasyon değeri yüksek ise daha düşük sermaye kabul edebilir.
Kanada Start-up Visa yatırım yerine onaylanmış hızlandırıcı veya yatırımcı desteğine bakar.
Dubai’de yatırım tutarı nispeten daha esnektir.
Dolayısıyla yatırım miktarı kadar önemli olan şey, iş modelinin sürdürülebilirliğini kanıtlayabilmektir.
Uluslararası ortaklık vizesi başvurularında ortaklık yapısı kritik rol oynar. Bu yapı hem hukuki hem de operasyonel açıdan sağlam olmalıdır.
Dünya genelindeki vize uygulamalarının çoğunda iki ana ortaklık modeli öne çıkar:
Var olan bir şirkete ortak olmak: Girişimci hedef ülkede faaliyet gösteren bir işletmeye ortak olur.
Bu modelde due diligence süreci oldukça önemlidir.
Yeni bir şirketi yabancı ortakla birlikte kurmak: Özellikle start-up ekosistemi güçlü ülkelerde sıkça tercih edilir.
Her iki modelde de önemli olan, ortaklığın gerçek olması ve belgelerle kanıtlanabilmesidir.
Hayır. Bu, vize reddinin en sık görülen nedenlerindendir. Ortaklığın:
Gerçek iş faaliyeti,
Finansal akışı,
Yönetimsel rol dağılımı,
Sözleşme ve pay oranı
ile desteklenmesi gerekir.
Kurucular için uluslararası ortaklık vizesi başvuruları kapsamlı bir dosya gerektirir.
Her ülke için değişse de genellikle şunlar istenir:
Ortaklık sözleşmesi
Şirket ticaret kayıtları
Girişimcinin özgeçmişi
Ayrıntılı iş planı
Finansal tablolar
Sermaye transfer belgeleri
Yatırım kaynağına dair açıklama
Pasaport ve kimlik bilgileri
Bu dokümanların eksik olması başvurunun uzamasına veya reddedilmesine yol açabilir.
Kesinlikle. Çünkü iş planı, projenin ekonomik değerini ve ülkeye katkısını anlatan en temel araçtır. Yetkililer şu soruların yanıtını iş planında görmek ister:
“Bu işletme sürdürülebilir mi?” “Ekonomiye nasıl katkı sağlayacak?” “İstihdam yaratacak mı?” “Ortaklık gerçek bir ticari iş birliğini yansıtıyor mu?”
Kurucular için uluslararası ortaklık vizeleri, genellikle geniş çaplı ticari haklar tanır.
Ülkede çalışma ve şirket yönetme hakkı
Ticari faaliyetlerde bulunma izni
Uzun süreli oturum alma imkânı
Aile bireylerinin belirli şartlarla ülkeye getirilmesi
Şirketin büyüme hızına göre vizenin uzatılabilmesi
Bazı ülkelerde oturumdan vatandaşlık aşamasına geçiş
Bu haklar, girişimcilerin global bir iş ağı oluşturmasını kolaylaştırır.
Pek çok ülkede evet. Ancak bu durum ülkeye göre değişir ve aile bireylerinin çalışma izni her zaman otomatik olarak verilmeyebilir.
Her vize başvurusunda olduğu gibi ortaklık vizelerinde de reddedilme ihtimali vardır. Önemli olan reddin nedenini anlamak ve doğru şekilde yeniden başvurmaktır.
Ortaklık yapısının yetersiz görülmesi
İş planının ikna edici olmaması
Yatırım kaynağının belgelendirilememesi
Şirketin gerçek faaliyet göstermemesi
Girişimcinin yönetim deneyiminin zayıf bulunması
Eksik veya tutarsız evrak
Bu durum yaşandığında ilk adım reddin gerekçesini detaylı biçimde incelemektir.
Evet, çoğu ülke buna izin verir. Daha güçlü bir dosya hazırlanarak yeniden başvuru yapmak mümkündür.
Kurucular için uluslararası ortaklık vizesi yalnızca bir başlangıçtır. Asıl değer, vize alındıktan sonra işletmenin global büyüme sürecini doğru şekilde yönetmekle ortaya çıkar.
Pazar araştırmalarına sürekli yatırım yapmak
Yabancı ortakla güçlü iletişim kurmak
Ülkedeki yasal düzenlemeleri yakından takip etmek
Finansal raporlamayı düzenli yürütmek
Yatırımcılarla ilişkileri profesyonel biçimde yönetmek
Uzun vadeli marka stratejisi oluşturmak
Uluslararası ortaklık süreci; güçlü işbirliklerini, geniş bir müşteri ağını ve daha büyük pazarlara açılma potansiyelini beraberinde getirir.
Zordur, ancak doğru planlandığında aynı zamanda büyük bir fırsattır. Önemli olan, süreci yalnızca bürokrasi odaklı değil; iş geliştirme odaklı bir bakış açısıyla yönetmektir.
Kurucular için uluslararası ortaklık vizesi, global dünya düzeninde işini büyütmek isteyen girişimcilerin önündeki en güçlü araçlardan biridir. Şirket ortaklığı, uluslararası yatırımcı ilişkileri ve yeni bir pazarda var olma imkânı sunması açısından stratejik bir yol haritasıdır. Doğru ortakla kurulmuş güçlü bir iş modelinin, profesyonel hazırlanmış bir dosyanın ve sürdürülebilir bir büyüme vizyonunun birleşimi, girişimciyi dünya pazarında çok daha etkili bir konuma taşır.
Bu rehberde yer alan bilgiler, global bir iş kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyen kurucuların önünü daha net görmesine katkı sağlayacaktır. Uzun vadeli başarı için uluslararası ortaklık vizelerini yalnızca bir bürokratik adım değil, stratejik bir büyüme fırsatı olarak ele almak büyük fark yaratır. Böylece girişiminiz bir ülke sınırını aşarak dünya çapında değer üreten bir yapıya dönüşebilir.
Neler Farklı?
24 saat içinde ücretsiz avukat kontrolü
Basit online ve çevrimiçi 3 adımlı süreç
Kayıt, dava desteği ve marka izlemesi

Kayıt, dava desteği ve marka izlemesi
Küresel alanda marka hizmeti ve desteği
%95 başarı oranı ile markanız bizimle güvende
Süreç Nasıl İşliyor?
Bir markanın tescil edilebilmesi için ayırt edicilik kriterini sağlaması gerekmektedir. 24 saat içinde sonuç ve öneri.
Siparişi tamamladıktan sonra bir uygulama taslağı hazırlayacağız. Onaylandıktan sonra, yasal temsil sağlayarak sizin adınıza dosyalayacağız.
Başvuru, ilgili Fikri Mülkiyet Ofisi (IPO) tarafından değerlendirilir, olası itirazlar için yayınlanır ve onaylanır.
Başarılı bir tescilin ardından markanız, başvuru tarihinden itibaren geçerli olur ve süreç boyunca rüçhan hakkını korur.
Bize Yazın
